25 Şubat 2009 Çarşamba

Hayat..

Bir önceki yazım sonrası email ve yorumlarla destek veren herkese çok teşekkür ederim.. Çok uzun süre depresyonda kalabilen biri değilimdir zaten ama bazen herşey üst üste gelip enerjisini sömürüyor insanın.. 

Zaten gönül rahatlığıyla depresyona da giremem, benden daha zor durumda olup da hayata tutunan insanları düşünüp bir de vicdan azabı çekerim şımarıklığımdan :P

Bugün de uçak kazası haberini gördüğümde aynı vicdan azabını hissettim.. Uçaklardan acayip korkarım.. Fobi derecesinde değil Allah'tan ama bende saçma korkular var, gençliğimde çok fazla felaket filmi seyrettiğim için sanırım.. Uçak patlayacak, Boğaz köprüsü yıkılacak, depremde ev çökecek vs.. 

Hayatta neler var.. 

***

Günlük tarzında yazmayı sevdim bu arada, içimi döküyorum rahatlıyorum :) Makyaj ve ürün tanıtımı resimleri var hazırda, watermark'lı, gıcır gıcır :P Ama ekleyemiyorum kaç gündür.. Bilmiyorum genel isteğe göre ekleyebilirim de böyle devam edebilirim de :P


Marjo

24 Şubat 2009 Salı

Uyarı; Ateşle Yaklaşmayın Patlayabilirim...

Uyarı: Son derece kişisel bir yazı yazıyorum, makyaj veya tanıtım değil..

Saçma sapan bir gün geçirdim, herkese kızdım, en çok da kendime kızdım.

Herşey yine işim için sabahlamamla başladı.. Yanlış anlaşılmasın işimi çok seviyorum, çok severek yapıyorum, o ayrı.. Bilgisayar başında sürekli oturmak gerektiğinden azıcık göbek büyütüyor ama neyse.. Sabahladım ve işi bitirdim, bitirmenin gururu içindeyim, tek hayalim 2 saat uyku uyuyup okula gitmek, ama ne mümkün telefon susmuyor ki, patron bir yandan danışman bir yandan, insanlar arıyo’ sürekli, ne dertleri varsa sabahın 8’inde.. 

Uyumak istiyorum ama ya.. Neyse kalktım mecburen otobüs durağına gittim, okula bulunduğum yerden geçen 1 otobüs var. Karşıdan geliyor otobüs önünde camları siyah bir cip (jeep meep değil o, öküzün önde gideni olduğundan anca cip olabilmiş o) otobüs durağının önünde durdu mu bu salak.. Otobüs de benim arabaya bineceğimi mi düşündü bilemiyorum, bastı gitti mi.. Ben peşinden koştum mu salak salak.. Durmadı mı bu otobüs.. Daha da sinirlenip cipli magandaya ağzıma geleni söyledim mi.. Evet söyledim rahatlamadım ama.. 15 dk. soğukta bi’ taraflarım dondu çünkü..

Efenim sonraki saçmalıkları anlatmak istemiyorum tekrar sinirlenicem, hele tez çalışmamı nasıl batırdığıma dair mükemmel bir dram çıkardı ama başka zamana artık.. Tezi de batırdım artık bana bi’ şey olmaz derken, Google E-booksta bedavasını bulduğum 7 sayfalık (normalde 6 sayfa, 1 sayfası referans bölümü) bir yazıya 40 dolar ödedim ben. Evet yaptım bunu.

Sevgilimi aradım ya azıcık şımartsın beni diye, şu oldu bu ters gitti filan diyorum, adam Erol Taş mübarek, bunu daha önce konuşmuştuk, her seferinde her çalışmada ilk yaptığında sonuç alacak olsan bunun adı araştırma olmazdı bik bik bik, sevgi kelebeği olacağı tuttu sevgilimin.. Böyle gönül rahatlığıyla anlatamadım derdimi, lafı ağzıma tıktı bi’ de..

Aynen bu şekilde koşar adım depresyon moduna girdim, 12 saat uyumuşum dün, azıcık iyi geldi, yoksa hayatta çekilmez benim depresyon halim :Ppp Bari en azından müzik olsun bu meymenetsiz yazıda;

Marjo

21 Şubat 2009 Cumartesi

Siyah Süt; Doğum Sonrası Depresyon 101

İnanamıyorum, üşenmeden uzun uzun yazdığım yazım silindi biraz önce :( İşin kötüsü balık hafızalıyım ben, ne yazdığımı hatırlamıyorum :( Baştan alalım bakalım...

Versiyon 2:

Elif Şafak'ın çok büyük bir hayranı olmasam da takip ederim bir şekilde.. İngilizce yazdığı Araf'tan sonra ilgimi çekti diyebilirim, çok beğenmiştim Araf'ı.. Siyah Süt çıktığında (malum davalar nedeniyle) bu kadar popüler olmasaydı, okumam asla bu kadar gecikmezdi.. Popüler olan, bir anda her yerde karşıma çıkan şeylerden tiksinme huyum var.. Bütün hevesim kaçıyor görünce :/

Siyah Süt, Elif Şafak'ın otobiyografik postpartum (doğum sonrası) depresyonunu anlatan (anlattığını iddia eden diyelim) otobiyografik romanı.. Diğer romanlarından farklı bir dili var, daha sade, anlatımı daha yalın, hatta daha neşeli.. Kitapta iddia edildiği gibi bir postpartum depresyondan çok, çocuk doğurup doğurmamaya karar verme süreci ağır basıyor.. Depresyon konusu en sonda iki-üç kısa bölümde özetlenmiş.. On aylık depresyon süreci hızla anlatılmış..

Kitabın en eğlenceli yanı bence İç Sesler Korosu, çok tanıdık geldiler bana, bende de o iç seslerden onlarca var, hepimizde bir sürü var zaten, ancak Elif Şafak'ın korosu da son derece eğlenceli :) Toplumun belirlediği annelik rolü mü yoksa anneliğe direnip kendini işine vermek mi arasındaki ikilemi dünya edebiyatından birçok kadın yazarı tanıtarak yazması çok güzel bir detaydı bence, iyi ki yapmış, tanımadığım yazarlarla *utan* tanışma fırsatı buldum bu şekilde..

Sonuç olarak okunmaya değer bir kitap, ben beğendim.. Elif Şafak'ın diğer kitaplarından farklı olduğunu söylemem lazım, diğer kitaplara kıyasla beğenmeme olasılığınız da var, dolayısıyla okunması şart değil.. Öte yandan diğer kitaplarını seven ve bu yazıları kim yazmış diye merak edenler için kaçırılmaması gereken bir kitap.. Evlenmeyi, çocuk yapmayı düşünmeyenlerin bir yerlerden bulup en azından "Evde Kalmış Kız Manifestosu"nu okumasını tavsiye ederim ama :)

Siyah Süt'ün bitmesiyle okunmayı bekleyen 3 kitabım kaldı.. Anadolu lisesi hazırlıkta (benim zamanımda ilkokuldan sonra 7 seneydi Anadolu liseleri..) İngilizce öğrenmeye başladığım ilk andan itibaren İngilizce hikayelere bayılıyorum ve koleksiyon yapıyorum.. Çeşit çeşit her türden (gotik, fantastik, hayalet, bilim kurgu vs.) kısa hikaye kitabım var.. Isaac Asimov da koleksiyonumun en değerli, en saygıdeğer üyesi :) Richard Dawkins'e, zekasına, bayılıyorum, dünyanın en zeki, en akıllı adamlarından biri. Kör Saatçi kitabı, konuyla (evrim) ilgili olmayanlara sıkıcı gelebilecek bir kitap, dili belki ağır bile gelebilir, o yüzden herkese önermem belki ama Tüfek, Mikrop ve Çelik'i (insan topluluklarının yazgısı) herkese öneririm, inanılmaz bir genel kültür kaynağı..


Marjo

8 Şubat 2009 Pazar

Marjo'nun Diyet Manzaraları

Gözümüzün içine baka baka Nutella'ları yedin, oh olsun dediğinizi duyar gibiyim :)))) Geçen hafta annemle bugünü diyetimizin ilk günü ilan etmiştik, birkaç gündür de diyetimsi besleniyorduk. Gerçi şuna diyet demeyelim, sağlıklı beslenme diyelim. Geçen sene diyetisyenimden aldığım kilo koruma planına devam edeceğiz sadece.. Bu arada kilo verirsek, sıkılaşırsak hiç fena olmaz :)

Resimdeki benim 2-3 gündür akşam yemeğim olan haşlanmış lahana salatası. Gaza gelip devasa bir lahana almışım, bitirmek uzun sürdü. Yarın ve muhtemelen sonraki gün de akşam yemeğimde lahana salatası var :) Akdenizli olduğumdan ve de et pek sevmediğimden bayram ediyorum kaç gündür, resmen midem rahatladı. Et için deliren insanlar var, bir gün et yemese krize giren tipler var bu gezegende :S Benim için olmasa da olur, hatta iddia ediyorum, gözüm kapalı (rengini görmemek için) herhangi bir hayvanın etini yesem, kuzu mu dana mı tavuk mu devekuşu mu vs. kesinlikle ayırt edemem. Gözüm açıksa tahmin ederim az çok renginden :P

Bilimum ot, sebze, meyve ise ilgi alanıma girer. Özellikle de haşlayıp ekşilenmişse ondan güzel yemek yoktur şu dünyada.. Resimdeki gibi bir diyet yemeği isteyenlere kolayca bir tarif de attırayım o zaman, çok işlevli bir bloğum olsun! Millete bir faydam olsun yahu.

Lahana kaynar su içinde 3-5 dakika haşlanır, dirisi güzel olur çünkü.. Süzülüp tabağa alınır, üstüne hangi baharatlar isteniyorsa eklenir. Haşlanmış sebzelerin tadını tuzla bozmayı tercih etmeyin bir de, maksat zaten zayıflamaksa eliniz tuza gitmesin, ama kimyona gitsin. Kimyon lahananın gaz yapmasını önler (püf noktası da verdim of of of), inanmayan kimyonsuz dener de boyunun ölçüsünü alır :Ppp Bu salataya ben azıcık nar ekşisi ekledim, normalde galon galon dökerim de diyetisyenimin dediğine göre kalorisi çok yüksekmiş, maksimum 1 kaşık o yüzden :( Limon suyu şart ama sirke isteğe bağlı.. Elma sirkesi tercih ediyorum ben mide problemlerim yüzünden, içimi daha yumuşak.

Eh Marjo, bu nasıl diyet, o tabağın hepsini mi bitireceksin diyeceksiniz, efenim tabii ki değil, 3'te 1'i benim, kalanı kardeşimin :P Onun 3 tabaklık öğününün 1 kısmı sadece. Erkek olmadığıma seviniyorum bazı günler, ömürlerinin yarısı yemek yemeyle geçiyor sanki :)))


Marjo

Nutella ve Akabinde Gelen Aydınlanma :)

Bizim eve Nutella girmez. Girince olacakları bildiğimizden almayız, başka yolu yok.. En son ben almıştım bir tane orta boy, sanırım birkaç ay önceydi, bir koca ikili ekmeğin yarısına doldur doldur yemiştim.. Ertesi gün de yahu ben ne ara 2 kilo aldım daha dün karnım minicikti filan demiştim. Canım yani o güzelim Nutella'yı suçlayacak değildim herhalde eheh :P Herneyse, geçen hafta kardeşim Nutella almış eve.. Kimse ellemeye cesaret edemediğinden tam 1 hafta masanın üstünde bekledi garibim :))) Ne kapağı açıldı, ne koruma bandı çıktı :)) En sonunda annem dayanamamış;


"Yahu almış bu çocuklar bunu, açmamışlar bile, neymiş bakayım.." demesiyle birlikte en koca boy kavanozu yarılamış, bir de kızarız diye söylememiş kimseye :)))) Annem acayip çikolata düşkünüdür zaten, normal şartlarda o cüssede birinin aşırı şeker yüklemesinden yığılıp kalmasını (varsa böyle bi şey :P ) beklersiniz de, kendisi son derece deneyimlidir çikolata tüketimi konusunda :) Gözünün yaşına bakmaz, 5 dakika içinde iki paket kare çikolata bitirebilir. Hani hızlı sosis yeme yarışmaları var ya, onun çikolata versiyonu olsa dünya, hatta kainat şampiyonu olabilir, o derece :))) Neyse sonrasında, kapağı açılan Nutella'nın nefsimizi ele geçirmesi sonucu kalanını kardeşimle kavga ede ede ekmeksiz kaşıkladık, bitirdik, hepimiz rahat ettik :)))

Uzun bir aradan sonra yenen aşırı kalorili, aşırı şekerli enfes tat tabii ki bünyeye ağır geldi. Hepimizin dün gece kabuslar görmüşüz ve de koca kavanozun yarısını yiyen annem tüm gün haşır huşur kaşındı eheh :)))

Olayın sabahında bloğuma geldim, aydınlanma yaşadım efendim. Nutella'nun zihin açıcı özelliği varmış meğersem :) Ben bloğumu açarken özellikle sırf kozmetik, makyaj ağırlıklı olmasın diye kendi kendime not düşmüştüm.. (Bu arada her seferinde rahatsız oluyorum, "bloguma" mı "bloğuma" mı demek lazım? TDK'da konuyla ilgili bilgi yok, kafamıza göre takılacaz sanırım??) Ajandamda, "Kendime not" kısmı olur bolca zaten. Galiba benim en sevdiğim şey kendi kendime not düşmek ajandamda.. Sanki çok büyük bir dehaymışım da kendimi ancak kendim anlarmışım gibi, notumu da kendime yazarım gibi :)) Neyse konuyu dağıtmayalım, geçen şu 1-2 hafta içinde çığrından çıkmış burda işler. El koydum duruma hemen. El koydum da iyi mi oldu bilmiyorum, muhtemelen herkesin canı Nutella istedi şu anda eheh :))) En azından insaflı davrandım kavanozda resmini koydum, ne resimler arasından eleme yaptığımı bir bilseniz :P Google görsellerde Nutella arayın isterseniz, ne demek istediğimi anlayacaksınız ;) Yok yok, evde Nutella yoksa en iyisi aramayın :)))

Marjo


Image Credit: Echae.com