17 Şubat 2011 Perşembe

Sonuç

Siz olsaydınız diye sormuştum bir süre önce, herkes içtenlikle yanıt vermiş, herkesi okudum ama yorum yapamadım..

Ailemin de tabii ki seçimim hakkında çok güzel fikirleri vardı. En bilgilisinden en bilgisizine kadar herkes fikrini açıkça, hatta ikna etmeye çalışarak geçirdi günlerini. Bir kişinin bile mutlu olacağın işi seç dememesi ilginçti tabii... Sanki sabahtan akşama kadar zamanı geçirecek olan onlar. Sanki sevmediğin, nefret ettiğin bir işte, nefret ettiğin bir ortamda çalışmak çok zevkli. İsterse milyarlar versin hiçbir anlamı yok benim için o işin.


Bu arada aile baskısı denen şeyle de tanışmış oldum. Haliyle maddi getirisi yüksek olan iş herkesin favorisi olunca onu seçmem için yaptıkları bu baskı nedeniyle, mutlu olacağın neyse onu seç dememeleriyle ve pazartesiden itibaren sevmeden yapacağım bir işe başlayacak olmanın verdiği gerginlikle kendilerini ne zaman affederim bilmiyorum. Şu anda sadece uzun süreceğini söyleyebilirim.


İnanılmaz gerginim, birine çok pis dalacakmışım gibi hissediyorum. Çok mutsuzum. Ailemden çok irrite oluyorum, onlarla konuşmak bile istemiyorum.


Ne zaman normale dönerim bilmiyorum. İçimi dökersem belki rahatlarım demiştim ama sorun çözülmedikçe içini dökmek bir işe yaramıyormuş.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Siz Olsaydınız...

Ailenizin çok istediği ve baskı yaptığı, parası çok iyi olan, istediğiniz şirkette ama istemediğiniz bir işte mi çalışırdınız

yoksa

ailenizin karşı çıktığı, parası iyi olmayan (1500 tl ile istanbulda) istemediğiniz bir şirkette ama aksilik bu ya sizin çok istediğiniz bir işte mi çalışırdınız?


Yok mu bir fikri olan?

4 Ocak 2011 Salı

Seviyor / Sevmiyor

Seviyorum:

  1. Çok hafif koku veren mumları; tütsü gibi yoğun kokular midemi bulandırıyo :(
  2. Şekersiz çayı, kahveyi,
  3. Ama ille de chai tea latte'yi,
  4. Çikolata tadı yoğun ıslak kekleri,
  5. Taksim'de Ebvata ile buluşmayı, mexican burger yemeyi :)
  6. Arkadaşlarımla MAC mağazasına uğramayı,
  7. Yeni makyaj ürünleri denemeyi,
  8. Egzersizi ve verdiği endorfini,
  9. Misfits'teki Nathan'ı ve esprilerini,
  10. Büyük hatta devasa çantaları,
  11. Mokasen ayakkabıları,
  12. Vanessa Hudgens'ın saçlarını, bkz. link,
  13. Pudra rengi ayakkabıları.


Sevmiyorum:

  1. Hasta olmayı!
  2. Blogdan uzak kalmayı,
  3. Bacaktan sadece 3 cm gösterecek kadar uzun çizmeleri,
  4. Eskiden çok sevdiğim ama çok yedikten sonra tiksinmeme neden olduğum kestanenin artık kokusuna bile dayanamamayı,
  5. Hastalık yüzünden tahammülsüz ve aksi olmayı, herkesi boğazlamak istemeyi!
  6. Gereksiz yere her şeyi üstüne alınan ve laf soktum çok akıllıyım diye düşünen kişileri,
  7. Bir zamanlar nedense abone olduğum Cosmopolitan dergisini,
  8. İstanbul'un karmaşasını,
  9. Amy Whitehouse stili babetleri!
  10. Gerçek kürk giyenleri :(
  11. Uçaklarda 13 numaralı sıra olmamasını!
  12. Sürekli karamsar bir ruh hali içinde olanları!
  13. Son maddeye gelince aklıma hiçbir şey gelmemesini :P

24 Aralık 2010 Cuma

Test Yaptım


İsviçreli bilimadamlarıyla ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz testte Eti Browni Intense'e henüz bir rakip bulunamamıştır. Müdavimlerinin benzer tatlar bulmak amacıyla maceraya atılmasına gerek olmadığını kamuoyuna saygıyla duyururuz :D

19 Ekim 2010 Salı

Haftaların Özeti 8

Bloğumdan soğudum yazamıyorum :( Ne zaman dönerim bilmiyorum, içimden gelmiyor.

Çok umursamaz haller içerisindeyim. Bir haftadır ojemi bile değiştirmiyorum, var olan rengin üstüne başka renk sürüyorum. 11 kat oldu bugün itibariyle. Birkaç gün de böyle idare ederim, sonra koyu bordo sürerim diye düşünüyorum!

Merak etmeyin, çok kat sürünce tırnaklara bir şey olmuyor. Günlerce ojeli kalmaktan biraz sararıyor o kadar. O da limonla ovunca geçiyor zaten :) Sararmış tırnaklara kesin çözüm limonla ovmak. Çok başarılı.

Yaz boyu Eylül gelse de dizi izlesem dedim, şimdi sezon açıldı ama yine de izlemiyorum! Sezon bitsin hepsini birden izliyciiim, çok zevkli hihihihi

Esas blogda hala 2 tane twitter butonu var. Seçemedim, seçemiyorum. Sonsuza kadar öyle kalmasından korkuyorum :(

Yine esas blogda kategori ve etiketlerin düzenlenme sorunsalı devam ediyor. Sonsuza kadar yarım yamalak kalmasından korkuyorum ama hiçbir girişimde bulunmuyorum, kendi kendine düzenlenmesini bekliyorum.

Yapılması gereken şeyleri ertelersem kendiliğinden hallolur mu deneyi yapıyorum. Henüz ümit verici sonuçlar alamadım, sabırlıyım.

Pek sık kullandığım, pek çok sevdiğim MAC Smoke & Mirrors paletimdeki Black Magique renginde hissedilir bir çukur oluştu, hayatımda bir defa da olsa bir far bitirebilecek miyim acaba? Bu paleti bulamayanlar için Black Tied iyi bir alternatif olur.

Çukurlaşmış başka bir farım Style Snob. O hayatımda olmasa hiçbir zaman far sürmezdim, o kadar seviyorum! Modelette ve Brule farlarda da belirgin azalmalar oldu. Bu nedense beni mutlu ediyor :)

Kek sevmem ama Dankek hindistan cevizlinin bağımlısı oldum. Hayatımda yediğim en güzel hazır kek. Çok başarılı! Ama pöti olan değil choco olan versiyonundan bahsediyorum. Her markette olmuyor neyse ki, yoksa günde en çok kaç paket kek yiyebilirim deneyi yapıp acillik olabilirim!

Bir de eklemeye yapayım, Wordpress'i seviyorum! Şimdi yazarken fark ettim :)

16 Haziran 2010 Çarşamba

Haftanın Özeti 7

Daha hafta bitmedi ama demek nası konuşasım gelmişse illa yazasım da geldi.

Çok güzel gripim. Evet güzel. İlaçlar sayesinde ağrım, sızım, miskinliğim, mıy mıylığım kalmadı, baş ağrısını da sevgili mavi hap halletti. O diil ya fesatlar, Apranax Fort :P Bi tek boğaz yanması ve ses kısıklığı var.. O kadar da olsun, bugüne bugün Nisan gribiyim ben :D (arka plan müziği ver: i feel like a staaar..)

2010 yılındayız ve bazılarına garip gelse de benim hala Facebook hesabım yok. Sevmiyorum n'apiyim. İlkokul arkadaşımla görüşmek istemiyorum ben. Bu feys hadisesi çıkmadan önce bir gaz gelmişti bana, hadi bi buluşma ayarlayayım şu ilkokul arkadaşlarımla diye. Aradıklarım aman işin gücün yok mu, boş işleri bırak diye cevap vermişti zamanında. Şimdi bakıyorum da o lafı eden kişiler sürekli invite gönderiyor. Bi git ya. Uzak dur. Seninle benim ne tür bir ilişkim arkadaşlığım olabilir? Ben kimseyi merak etmiyorum, ayrıca %99'unun isimlerini cisimlerini hatırlamıyorum. Beni merak eden varsa zaten bulur, google'da aratınca okulun sitesinden resim, adres, email, telefon bilgileriyle birlikte kabak gibi çıkıyorum.

Bi de bunların emaille telefon numarası gönderip beni ara konuşalım diyeni var. Şaka mısın.. 50 sene konuşmamışım senle arayıp ne konuşucam? Bi de bunun doğrusunun telefon numaranı ver arayayım olması gerekmiyor mu? Arandıkça kontör kazanan Avea hattına mı geçtiniz hepiniz?

Doğum günüm yurtta, dünyada ve evrende çeşitli etkinliklerle kutlandı.

Paralel evren diye bir şey var bu arada.. Olmadığını iddia eden biriyle bir tartışma yaptık bugün.. Var.

Bugün Karma inancı olan bir hocanın şu lafı beni aldı götürdü. "We are responsible for the things we did. But we are equally responsible for the things we did not do." Canımsın.

**Bu yazıyı ne zaman yazmışım, ne zaman 16 Haziran'da yayımlansın diye ayarlamışım, hiçbir fikrim yok :P Neyse hadi kalsın bari o kadar özenmişim**

7 Mayıs 2010 Cuma

Haftanın Geyiği :p

Blog yazmamaktan içim şişti. Derdimi buraya yazacağım, beğenen alsın okusun, beğenmeyen kapasın baştan uyarayım :p

* Lady Gaga'dan sonra her video klip sanki onun kopyası gibi geliyor insana.

* Uzun zamandır manikür yapmıyor, yaptırmıyorum. Canım da inadına kıpkırmızı oje sürmek istiyor.

* Yine mouse'um bozuldu, nedense kendime mouse dayandıramıyorum.

* Twitter'da da yazdım gerçi ama 4 ay önce açtığım ama kullanmadığım Formspring hesabımı bundan 3 ay önce bulup, soru soran o güzel insan kim çok merak ediyorum :D

* Passiflora şurubun tadı alkollü pekmez gibi.

* Strawberry'e CK One Summer 2010 Edition gelsin, One Summer koleksiyonu yapanların kaygılı bekleyişi sona ersin :p (zaytung-overdose syndrome :p)

* Allah bana, Kasım 15'te başvurumu yaptığım halde hala kararını vermeyen, emaillerime dönmeyen okullardan kabul geldiğinde "I reject your offer s.o.b." demek nasip etsin :pp

* Odur, değildir, doğrudur veya değildir bunlarla ilgilenmiyorum ama anneler gününden 3 gün önce bir kadının orasının burasının görüntülerini internete koyup, bir de üstüne demediğini bırakmayarak çocuğuna en güzel(!) anneler günü hediyesini veren insan kılıklı "şey"lere diyecek laf bulamıyorum.