25 Nisan 2009 Cumartesi

Sahibini arayan paketler :D

Sizinle paylaşmak istediğim bir şey var.. O da soldaki şekerler :D Paketlerimi özenle süsledim, pazartesi günü sahiplerine ulaşmak üzere yola çıkacaklar.. Umarım beğenilirler :) Çok heyecanlandım nedense, paylaşmadan duramadım.

Burdan bu olaya vesile olduğu için Serrose'cuğuma tekrar teşekkür etmek istiyorum. Keşke bu fikir daha önce aklına gelseydi :P Güzelim kartpostal koleksiyonum annem tarafından döküntü kabul edilip atılmadan önce mesela :P Neyse canımız sağolsun.. Paketler de bir an önce sahiplerini bulsun :)


Marjo

22 Nisan 2009 Çarşamba

Döndüm.. Haftanın Özeti

Caramel'in haftanın hoşlukları listesine özendim :))) Blogsuz geçen son haftamı özetledim, ben yazımı ortaya korum beğenen alır okur beğenmeyen kapatır gider :P

* Nihayet İstanbul'a döndüm, çok yorulmuşum 20 saat kadar uyudum gelir gelmez. Öncesinde de yorgundum zaten.. Çeviri için günlerce sabahlamıştım + kongreye yetiştirebilmek için gece geç saatlere kadar labda sürünmüştüm (bilen bilir) + kongrede sabah 8.30'dan akşam 7-8'e kadar istisnasız (ilgili ilgisiz) tüm konuşmalara katılıp hepsini dinledim!  Sonuç = Sağlık nedeniyle kongreyi erken terk etmek zorunda kaldım! Ben en azından son güne kadar sağlam kalmayı hedeflemiştim ama haliyle bünye daha fazla katlanamadı yaptığım işkenceye. Bir de beyin yaşım ortalama 5 olmasına karşın bedenen 1 yaş daha yaşlandım tabii onunla da ilgili bence. Neyse yarın doktora gidiyorum, 23 Nisan'ımı hastanede kutlicam :P

* Dönüşte aynı yolu gelen taksinin 7 TL yazmasına, giderken 15 TL vermiş olmam nedeniyle çok sinir oldum. Demek ki hala şerefsizin önde gideni taksiciler varmış, dolayısıyla taksi plakalarını yazmaya devam dedim.. Bir de kırk yıldır kullandığım duraktan geldi yani. Şoförler odasına şikayet ediyorum böyle tipleri ben. Hayatta tahammül edemediğim insan tipi, "Alemin kralı benim, istediğimi kandırırım, herkes aptal, bir ben akıllıyım" moduna sahip insan modeli. İşi gücü olmayan emekliler gibi her türlü yere email açıp, telefon edip şikayette bulunurum ben. Hiç de üşenmem.

* Apartman kapısını açınca İyi ki Doğduk'tan gelen kart postalları görünce inanılmaz sevindim :))) Yokluğumda birikmişler canlarım :))) Bu arada kendi hazırladıklarımı daha gönderemedim, bugünün yarım gün olduğunu unutmuşum, okuldaki postane ben gittiğimde kapanmıştı bile. Yine pazartesiye kaldılar off!!

* Gelir gelmez kavga ettik (hayır, gelir gelmez trip atmadım, konu başka). Bu aralar o kadar sık kavga eder olduk ki artık sevgilinin kavga edilen bir yaratık olduğunu düşünmeye başladım. Yapmam gerekeni biliyorum sadece neden yapmadığımı bilmiyorum.

* İki gündür lenslerimle yatıyorum, bu gidişin sonu hiç hayırlı olmayacak ama bakalım..

* Malum yokluğumda okunacak bir sürü şey birikti, gelir gelmez bloglara daldım. Esther'in bloğunda gösterdiği tencereye dibim düştü (burada). Hayır dolu değil ama bir zamanlar içinde salçalı makarna olduğu çok açık! Şansıma evde makarna yok. Bir evde nasıl makarna olmaz ya!! 

* Elişi yapabilen bir insan değilim (labda ellerimi kullanarak çalıştığım halde). Ama süsüme düşkünüm o ayrı :P Hersheyler'in bloğunda rhinestone (taklit kristaller) ile tshirt süsleme bilgileri var (burada), çanta süslemeyi çok severim, hemen adapte etmeye karar verdim. Sağolsun adresi de vermiş, hiç sevmesem de Eminönü'ne gitme kararı aldım, ki tek başına bu karar bile büyük bir adım. Gitmeden önce Pasiflora içeyim en iyisi :P

* Giderken yorumları onaylama seçeneğini etkinleştirmiştim. Kaldırdım şimdi. Hiç hoşlanmıyorum yorum onaylamadan, ikiyüzlü bir şey bence. Hele başka bloglara yorum yazıp, "Yorumunuz onaylandıktan sonra görünecektir" yazısını görmek beni sinir ediyor, sanki söylediğim laf için onay almam lazım başkasından.. Ama yorumları onaylayınca kendimi bir anda Yorumların Efendisi gibi hissettim, acayip haz aldım o ayrı :P

* Yine uzun yazdım, tebrikler en sıkıcı blog benim, yüz puan aldım, en birinci ben oldum bence :P


Marjo

16 Nisan 2009 Perşembe

Terminator: The Sarah Connor Chronicles

Çok farklı şeyler yazmak isterken Terminator: The Sarah Connor Chronicles dizisinin 2. sezon son bölümünü izledim ve dayanamadım.. Öncelikle diziyi izlemeyenler varsa kesinlikle tavsiye ederim, son derece sürükleyici! Aylarca izlememek için direndim çünkü orijinal Terminator filminin hayranlarından biriyim, Arnold'lu olanlar heheh :) Dizide gelişen hikaye maalesef çoğu yerde filmle alakasız, hatta çok farklı. Filmin büyük hayranları kesinlikle yadırgayacaktır; misal T3'te kadın şeklindeki T-X 2003'e gelir, arkasından bizim sevgili T-101'imiz Arnold'cığımız gelir, ancak 2003'te nükleer kıyametin kopmasını engelleyemez.. Dizide ise Connor'lar zaman makinasıyla 1999'dan 2007'ye gelirler, dolayısıyla hikaye bu aşamadan itibaren farklı gelişir.

Diziyi anlatıp *spoiler* (burda kullanmak istediğim kelimenin tam karşılığı yok ama "boşboğazlık" olarak çevrilebilir..) yapmak istemem, izlemelisiniz.. Ancak paranoyak olabilirsiniz izledikten sonra benden uyarması :P

Aksiyon açısından birinci sezonu daha çok beğensem de kurgu açısından ikinci sezon aşmış durumda. Özellikle Shirley Manson'ı görünce gözlerime inanamadım, kendisine bayılırım. Dizide ne olduğunu ise söylersem tadı kaçar, o yüzden izlememiş olanların keyfini kaçırmıyorum :) Yalnız söylemeden geçemicem dizideki kıyafetleri harika. Özellikle ayakkabıları!

Shirley Manson'ı Garbage grubunun solisti olarak tanıyanlar vardır, mükemmel bir sesi, fiziği ve egzotik bir güzelliği var :) Beyaz ten, kızıl saçlar (doğal hali kızılmış), mavi gözler.. Aşağıya en sevdiğim şarkılarından birini ekledim; belki de bu şarkının klibi Terminator dizisinde oynamasının yolunu açmıştır, kimbilir :P

Bu arada Youtube'a girebilmek için ayarlarınızı yapmadıysanız maalesef aşağıdaki videoyu göremeyeceksiniz.. O yüzden size linki veriyorum, ktunnel vs. gibi sitelerden girmek için (burdan). Ama isterseniz Youtube'a girmek için kullanılan otomatik DNS ayarlayıcı (artık neyse adı :P ) programı gönderebilirim, email atmanız yeterli. (Şşşş kimse duymasın :P )



Doğumgünümü kutlayan herkese çok teşekkür ederim :) Çok sevindirdiniz beni :)))


Marjo